ŞİRKETLER FİNANSAL YAPILANDIRMAYA NEDEN ve NE ZAMAN İHTİYAÇ DUYAR?
- Haluk Selvi
- 14 Haz 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Oca
Açık bir ekonominin en önemli göstergelerinden biri de özel sektörün finansal sağlığıdır. Her ne kadar ekonomi yönetimi işlerin yolunda olduğunu ısrarla ifade etse de peş peşe gelen kurumsal boyutta kredi yapılandırma talepleri bir anda gündemin ilk sıralarına oturdu. Yapılandırma taleplerinin en önemli nedeni Şirketlerdeki Mali Yapının bozulmasıdır.
Basına yansıyan yapılandırma talepleri içinde Türkiye’nin önde gelen iki kurumu olan Ülker ve Doğuş Grupları olunca, konu daha da dikkat çekti. Aslında basına yansıyan bu haberler, buzdağının görünen kısmını ifade etmekteydi. Esasen bankacılık sektörü 2014 yılından beri sayısı giderek artan ve çoğunun ismi gizli kalmış pek çok önemli kurumu; borç yapılandırmaları ile ayakta tutmaktaydı. Dikkat edilirse, bu kadar önemli bir konu üzerinde pek fazla yazılıp çizilmediği gibi, az sayıda yayınlanmış makale ve yazıda, konu genel anlamda makroekonomik koşullara bağlanarak, çok da suya sabuna dokunulmadan analiz edildi.
Makroekonomik değişkenler kötüye gittiği zaman, özel sektörden gelen yapılandırma talepleri artar. Türkiye ekonomisindeki olumsuz değişim rüzgârlarının dönüm noktası, 2013 Mayıs tarihindeki “Taper Tantrum” vakasıdır. Bu tarih aynı zamanda küresel ekonomi için de bir dönüm noktasıdır. Bu dönüm noktası küresel ekonomide ucuz ve bol para olanaklarının derece derece azalacağını göstermektedir.
Türkiye 2013 Mayıs sonrasına şu altı temel makroekonomik zayıflık ile girmiştir:
Yüksek cari açık
Üretimdeki düşük katma değer
Yüksek özel sektör yabancı para kısa pozisyonu
Yükselen ve katılaşan enflasyon
Artan dolarizasyon
Bozulan TL kaynak-TL kredi dengesi
Türkiye bu dönemde ekonomik araçlarını hızlı büyüme için kullandı. Her ne kadar GSYH hesaplanma yöntemi çok tartışılsa da Türkiye’nin GSYH’ı son yıllarda tahminlerin çok ötesinde büyüdü. Buna rağmen büyümenin diğer göstergelere yansımamasının sebebi büyümenin tüketim ve altyapı/inşaat sektörlerinde ağırlıklı olarak gerçekleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Türkiye büyümesinin sağlıksız olduğuna dair bir işaret de yapılandırma talep eden veya yapılandırılmış pek çok büyük Şirket’de de yüksek finansal kaldıraca dayalı dağınık bir sektörel ve iş kolu bazındaki benzer büyüme hikâyeleridir.
Türkiye’de pek çok büyük şirket; aslında çoktan modası ve geçerliliği kaybolmuş modern bir “conglomerate” yani farklı iş kollarında yatay büyüme stratejisi uygulayarak 2002-2008 ile 2010-2013 yılları arasında önemli büyüklüklere ulaşmış ama aynı zamanda finansal risklerini de önemli ölçüde arttırmıştır. Üstelik bu büyüme daha çok iç pazara satış yapma ve kamunun özelleştirmeler ile dağıttığı imtiyazlara dayanmıştır. Bu örneklerin hiçbirinde küresel bir oyuncu olmaya dayalı ve doğrudan döviz gelirlerinin oransal ve mutlak değer anlamında artışına yönelik bir strateji bulunmamaktadır. O yüzden de küresel anlamda rekabetçi ürün markası sayımız çok ama çok azdır.
Mali Sıkıntının İşaretleri;
Türkiye’de finansal yapılanma gereksinimi çoğunluk ile finansal sorunların baş göstermesi ile fark edilir. Finansal sorunlar ise genel anlamda nakit akışın yönetilmesindeki sıkıntılar ve borç servisinin yapılmasındaki zorluklar ile ortaya çıkar. Nitekim kredi yapılandırma talepleri ile bankaların kapısını çalmış olan Ülker ve Doğuş Gruplarının bu çok bilinen yoldan geçmiş oldukları anlaşılıyor.
Karşılaşılan finansal sorunlar, vücuttaki esas hastalığın ulaştığı son safhasını temsil eder. Hastalığın esas nedeni; kurumsal vizyon, kurumsal strateji ve üst yönetimin yetkinlik ve yeterliliğinin değişen koşullara ayak uyduramamasıdır. Bu noktalarda yapılacak tam ve gerçekçi bir özeleştiri, kurumsal yapılandırmanın anayasası olacaktır.
Tüm mesele Şirket Yönetimlerinin özeleştiriyi ne kadar kapsamlı ve objektif yapabilmesi üzerine dayanır. Türkiye’de en büyük Şirketlerde dahi duygusal yönetim, yönetim biliminden önce gelir. Çünkü toplumumuzda yapıcı bir şekilde eleştirmek ve bu eleştiriyi soğukkanlı bir şekilde kabul etme ya da değerlendirme kültürü yaygın değildir. Hele ki piramidin en tepesindeki yönetim kademelerinde bu kavram eser miktarda gözlenir.
Şirketlerimizde işler bir günde kötüye gitmez. Çok önceden uyarı sinyalleri gelir. Esasen karşılaşılan finansal göstergelerin tamamı sonuçtur. Önemli olan operasyonel ve yönetsel sebepleri zamanında, hızlı ve doğru teşhis ederek, finansal sonuçlara yansımadan zamanında önlem alabilme becerisidir.
Türkiye’de bırakın sebepleri, sonuçları bile farketme süresi maalesef çok geciktiği için sonrası da Şirketler için çok zor geçmektedir. Yeniden yapılandırmanın işleyebilmesi için kısa vadeli nakit dengesinin korunması hayatidir. Nakit akıştaki bozukluk ani bir felç ya da kalp krizi gibidir. Hastalığın esas nedenlerinden biri olmasa da öldürücü veya sakat bırakacak kadar tehlikelidir.
Nakit akımındaki stabilitenin sağlanabilmesi finansal kurumlar ve satıcıların rahatlatılmasına bağlıdır. Kurumun sağlıklı hale dönebilmesi için belli bir zamana gereksinimi vardır. Genel olarak kısa vadeli stabilite bankalar ile finansal yapılandırmaya giderek, bir süre anapara ödemelerini ertelemek sureti ile yapılır. Burada kazanılan zaman çok değerlidir. Nakit akışındaki stabilitenin sağlanması ile yeniden yapılandırma derhal başlamalıdır.
Mali Sıkıntının Farkedilme Aşamaları;
Şirketlerde Mali Sıkıntının gerçek anlamda ne zaman başladığının hangi aşamada fark edildiği en önemli yönetim becerilerinden biri olmaktadır.
Eğer 1. Veya 2. Aşamada erkenden müdahale edilebilir ise bu erken tespit Mali Darboğazdan çıkma başarı oranını artıracaktır. Geç Kaldıkça her şey daha zor hale gelecektir.
Aşağıdaki iş-kar/yaşam eğrisinde, A noktası büyüme ve karlılığın sürdüğü nokta, B noktası maximum ölçek, maksimum karlılık noktası, yani zirve; C1 noktası ise sıkıntıların başladığı noktadır. Önlem alma süremiz ne kadar gecikirse şirketimiz hızla C2’ye-C3’e ve C4’e inmeye başlayacaktır.
Genellikle yapılandırma talepleri maalesef C2-C3 arasında veya C3’de yapıldığı için yapılandırma sonrası operasyonel ve yönetsel stratejik bazı tedbirler ve kararlar alınmazsa Şirketler aynı duruma tekrar düşmektedir.
NE AŞAMADA? |
BELİRTİLERİ NELER? | KREDİ ve/veya NAKİT SIKINTISINA ÇÖZÜM ÜRETMEK İÇİN GEREKLİ SÜRE |
1. AŞAMA Kar Erozyonu Başlangıcı | · İşletme kar marjları düşüyor · Rekabet artıyor · Net Nakit Akışı sabit veya düşmeye başlıyor |
9 – 18 Ay |
2. AŞAMA Kar Erozyonu Artışı | · Şirket faaliyet zararı göstermeye başlıyor · Brüt kar marjları daralıyor · Net nakit akışı sıkışıyor |
6-12 Ay |
3. AŞAMA
Nakit Eksikliği Başlangıcı | · Giderek nakde sıkışılıyor · Satıcılar, ödemelerin geç yapılmasından hoşnut değiller · Bankalar mali durum konusunda endişeli |
3-9 Ay |
4. AŞAMA Nakit Darboğazı | · Banka hesaplarında nakit kalmıyor · Kredi olanağı tükenmiş, “line”lar dolu · Satıcılar, şirketle evrak karşılığı veya peşin çalışıyor, cari çalışmıyor · Maaşlar geç ödeniyor yakın zamanda ödenemeyecek |
ŞİMDİ |
Yapılandırma öncesi veya sonrası bir Mali Darboğazın her aşaması farklı Aksiyonların alınmasını gerektirir. Oluşturulması gereken bu Önlem Planını detaylı olarak önümüzdeki yazıda işleyeceğiz.
Sevdiğim Sözler:
“Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mükemmel insandır .”
Albert Einstein
Comentários